Merhaba sevgili arkadaşlar,
Hatırı sayılır bir aradan sonra tekrar sayfama yazma heyecanı ve ihtiyacı hissettim. Malum yıllık izindeyim ve bu iznimin nerdeyse tamamını Edremit Körfezi'nin güzide tatil beldesi olan ve yazlığımızı da ihtiva eden Fener Mahallesi'nde değerlendiriyorum...
Burası ve burda geçirilen bir gün ile ilgili yazasım geldi...Siz arkadaşlarım da öğrenin bakalım naapıyomuş bu adam sürekli bahsettiği Fener'de...

Takriben saat 11 civarı kalkılır ve Kanatsız Melek Dilek Çoban'ın hazırladığı yıkılan menemen afiyetle mideye indirilir. Akabinde karpuz ve ya kiraz şeklinde yaz meyveleri televizyon eşliğinde yenilir, biraz daha kestirilir, yatılır da yatılır... Daha sonra ya nete girilir ya da teras yıkanarak kanatsız melek'e yardımcı olunur. 14:00 sularında kapının önüne gelip "İlkeeeeeerrrr !!!" diye bağıran arkadaşa çıkılıp bakılır ve mayo giyip gelineceği söylenir...
Ekip sahilde iğdelerin altında buluşmuştur çoktan siz oraya varmadan...Bir gece önceki muhabbetlerle ilgili geyikler yapılır, soğuk miller'lar mideye indirilir, manasız eşşek şakaları yapılır, çift arkadaşlar bol bol koklaşır...Derken denizde kallavi bir vakit geçirilir ve akşamüstü olmuştur zaten...
Her Türk genci gibi top oynamaktan acaip hoşlanan ekip, genelde sevgili doktor Korhan'ın ittirmesiyle okasyon futbol kisvesine bürünür ve 19:00-20:00 maçı yapılır. Hırs tavandadır hep kıran kırana bi maç olur...Akşama birasına iddiaya girilmiştir , sinir yapılmıştır..Maç bitince herkes evine dağılır ve ekseriyetle türlü et çeşitlerini mangallarında pişirip, soğuk rakısıyla mideye indirir...

Yemekten sonra bir meyve keyfi daha yapılır, ve uyuklanır...22:00 civarı gelen telefonlarla hazırlanmaya başlanılır, her gün görüşen bu ekip yine de süste ve kıyafette 10 numaradır...Bir yere de gidilmez genelde ama herkes süslüdür...
Buluşulur sahilde Ergin'den alınmıştır 1.85 ytl ye tombul efesler:)
Artık yenilmiş içilmiş, muhabbete doyulmuştur uykular bastırmıştır...Öpüşüp koklaşan ekip evinin yolunu tutar....
İşte böyledir fener'de bir gün...93 yılından beri yani 14 senedir bu fener'den hiç sıkılınmaz...14 senedir kimse gitmez bu fener'den hep aynıdır bu ekip...
Sevgiler...
6 yorum:
Yaaa İlker ben bu yazıyı insan haklarına aykırı buluyorum, hani tatile gidemeyen kesim olarak çok üzücü bu anlatım bu fotoğraflar falan, ben nasıl kendime geleceğim şimdi :)))
Fener'in kapıları sizlere her zaman açık Feri'cim bunu bilesiniz:))
birisi dört kafadar mı dedi yoksa ? Ne zaman gidiyoruz :)
müdür ayarlanın gidelim....evimin ve muhabbetimin kapıları size her zaman açık :)
d'artagnan nerde ondan ses çıkmıyo :D
15 senedir yılın en güzel zamanlarını (bkz: kime göre, neye göre)(o zaman bir de buradan bkz: bana göre) birlikte geçiren, birlikte büyüyen "kazık kadar adam"ların görüp görülebilecek en "çocuk" halleri bunlar... (bkz: cute)(bkz: Türkçesi vardı da biz mi yazmadık)
Eğer ki yaşın kemale ermenin bir adım ötesine geçmişse, yazlığa-çocukluğundan beri okulun kapanmasıyla kapağı attığın ve okullar açılmadan önceki pazar gecesi terkedilen ev-gitmek çocukluğa dönmektir, çocukluğa kaçmaktır. Toplantılardan, sunumlardan, randevulardan, bütçelerden, lansmanlardan, trafikten, keşmekeşten, dakik olma zorunluluğundan, kafanın içindeki kaostan sıyrılıp, çocukluğa sığınmaktır.
Aradan yıllar geçince haliyle birkaç ufak değişiklik olmuştur:
- Ekibi toplamak için bir bir evlerin önüne gidilip, "Deeeer-yaaaa", "Tooool-gaaaa" diye bağırmak yerine telefonlar çaldırılıyordur;
- Gece eve giriş saati gelince (özellikle kızlar için geçerlidir bu) arkadaşlardan en "ebeveyn friendly" olanlarla (en az bir tane erkek olmalı) birlikte babadan 1 saat daha dışarıda kalma izni dilenmek için balkonun önünde yarım saat miyavlamaya gerek yoktur artık, zira "eve giriş saati" yoktur!
- Eskiden bisikletle, motorla, ailelerden güç bela alınan 1-2 arabaya tıkışılarak, o da olmadı otostopla gidilen yerlere gitmek söz konusu olduğunda, "hangi arabayla gidelim abi?" cümlesi duyulur olmuştur.
- Konuşulan mevzular kopya çekmek, mezuniyet, konserler, üniversite ekseninden; askerlik, terfi, nişan, borsa, evlilik eksenine doğru kaymıştır. (İlerleyen aşamalarında hamilelik, doğum, boşanma gibi kademeler de görülür.)
Öyle ya da böyle, leblebi tozunun verdiği mutluluk gibidir yazlığa gitmek. Çocuklaşır, "hııııh.." diye bir nefes alınca tıkanır, 1-2 öksürüp, yalana yalana keyfini çıkarırsın. Tadı uzunca bir süre damağında kalır.
Evet sevgili dory (gözdem) , bu dediklerinde hallice haklısın...Araba örneğine istinaden bir anektodum olacak mesela...Arkadaşlarla geçen hafta assos a gidelim dediğimizde her beşer kendi arabasını aldı ve bi baktık ki araba başına 2 kişi düşüyo :) hemen bu görgüsüzlüğe bir son verip optimum araçbaşı kişiye indirgendik ve yolumuza devam ettik...Eskiden en fazla önüne bindirirdin sevdiceğini bisikletinin...
Heeeeey hey...
Geçmiş zaman olur ki :))
Yorum Gönder