14 Ekim 2008 Salı

Rockstar


Create Fake Magazine Covers with your own picture at MagMyPic.com

23 Eylül 2008 Salı

Gerçekleşen Planlar...


Kafama koyduğum şeyleri birbir gerçekleştiriyo olmanın gururu içindeyim:) Sağlık sorunları ve dertlerle geçen son 1 aydan sonra artık istediklerimi hayata geçiriyorum...Bu sürece geçen cumartesi yaptırdığım ve aşırı memnun kaldığım dövmemle başladım :)
O günle ilgili ayrıntılı yazacağım, bir diğer planım olan motorsiklet serüveni ise bu haftasonu iki günlük alacağımız kurs ile başlıyor...Kısmetse haftaya pazar bir BMW Rider Academy mezunu olacağım :)
Sonra gelsin Motorsiklettt:))
Görüşmek üzere...

4 Ocak 2008 Cuma

Yeryüzündeki Cennet


Yazımda bahsedeceğim yerler benim memleketim dahilinde olan yerler olsa da içindeyken göremediğim birçok güzelliği tekrar keşfetmeme olanak tanıyan bir geziyi anlatacağım sizlere...Her anı, her mekanı, her lezzeti ayrı keyifli olan bir gezinin yazısı bu...Başlamadan önce verebileceğim tek tavsiye ivedilikle günlük koşuşturmalarınızdan sıyrılıp buralara gitmeniz, ve benim aldığım keyfi almanız:)

Bayramda ne yapmalıyım diye kara kara düşünürken son anda aklıma gelen bir şey oldu Kaz Dağlarına ve Edremit Körfezine gitmez...Zaten her yazımı belli sürelerde orda geçirenn ve neredeyse orada büyüyen bir insanım ama bu sefer bazı şeyleri değişik bir formatta yaşamaya karar verdim...

Arife günü trafiği beni hallice gerdiği, ve gideceğim yerin baya yakın olmasından dolayı, bayramın birinci günü düşüldü yola...Erken kalkan yol alır misali Eskihisar-Topçular vapurlarını zamanında yakalamakla baya zaman kazanıldı...2 suları Balıkesir ve nihayet 3.30 suları Ayvalık a varılmıştı bile...Cunda adası ilk hedef olsa da önce Ayvalık'ın merkezi ve ünlü Şeytan Sofrası ziyaret edildi...Havanın muhteşem olmasının da etkisiyle keyfe keyif katıldı...Şeytan sofrasında çok da ilgimi çekmeyen ayak izinden ziyade manzara ve içilen soğuk bira (bu arada sponsorum Efes Pilsen'e de çok teşekkür etmek istiyorum :)) güzel anların vesilesi oldu.

Daha sonra günbatımını izlemek üzere Cunda'nın yolu tutuldu. Türkiye'nin ilk boğaz köprüsünden geçilerek harika manzara boş sokaklar ve kedilerle dolu bu cennet yere ulaşıldı...Harika bir günbatımı ve delice melankolik bir ambians beni bekliyordu :) Daha sonra rezervasyon yapılan Nessos Butik otele yerleşildi ve ufak bir Cunda turu atıldı eski Rum evleri arasında, dar arnavut kaldırımları üzerinde...

Nessos Otel'in aynı zamanda sahil de bir de balık restoranı var. Zaten tavsiye ile gidilen ve tanıdık bir yer olduğu için ihtimam da gördük, pek enfes mezeler tatma fırsatımız oldu. Balık yemeye fırsat kalmadı dersem birçk insan ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaktır...Deniz otları, kalamar, tereyağda karides, ahtapot söğüş, geniş bir salata, midye dolma ile içilen rakı bir ömre değecek nitelikteydi...Bu yemekte de diğer bir sponsorum olan Efe Rakı'ya çok teşekkürler:)


Günün yorgunluğu ve yemeğin ağırlığıyla sıcak bir uykuya dalındı...

Ertesi gün erken kalkıp Nessos Otel'in kahvaltısından sora kısa bir tur daha atıldı ve Edremit Körfezi'nin diğer yakası olan Kaz Dağlarına doğru yola çıkıldı...İlk önce yazlığa uğrayıp çeşitli eşyaları bırakıldı daha sonra da Assos'un yolu tuttuldu...Hava kıyak geçmeye devam ediyordu bana :)

Çok da uzun olmayan bir yolculuktan sonra Behramkale köyüydü bir sonraki durak...Athena tapınağından Ege denizinin uçsuz bucaksız hali keyifle izlendi, geçmiş zamanlar düşünüldü...Kimler geldi kimler geçti bu topraklardan diye. Daha sonra sahil şeridine indiğimde bir kez daha aşık oldum bu ufacık Ege beldesine...Bol bol fotoğraf çektim, deniz çipurası yedim, bira içtim...Her şey daha da mükemmeleşiyordu sanki..Mutlaka sadece burası odaklı bir gece kalmalı bir haftasonu planı yapmalıyım kışın hava güzel olduğunda diye düşündüm kendi kendime...

Ajandada daha görecek birçok yer olduğu için Assos'u tadında bırakıp Kaz Dağlarına, Yeşilyurt Köyüne, Manici Kasrına doğru yola çıkıldı...Her ince detayına kadar kalite, zevk ve stil kokan bu harika butik otel, mutlaka görülmesi gereken bir yer..Yeşilyurt köyü de kendine hayran bırakan bir yerleşim yeri..Ufak cafeleri, barları ve güleryüzlü halkıyla Avusturya öylerine benziyor...Harika döşenmiş barında 1 Miller içtikten sonra artık o geceyi geçireceğim evime doğru yola çıkarken bir anda yolun solunda bir bara rastgeldim. Canlı müzik olduğunu öğrenip akşam için rezervasyon yaptırdım...Ufak, şirin ve şömine muhteviyatlı bu yer çok ilgimi çekmişti.

Yazlık soğuk olduğu için sevgili kardeşim Korhan'ın verdiği ufo düzeneği kuruldu ve biraz kestirildi...Daha sonra yazın kendin pişir kendin ye mekanlarımın favorisi olan Kısık restorana doğru yola çıktım..Pirzola ve külbastının gözüne vurduktan sonra (Efe RAKI :)) Yeşilyurt'taki Bar a doğru yola çıktım...Gittiğimde program yeni başlamıştı ve Manici'de kalan orta yaşlı ekiple şömine eşliğinde güzelce eğlendim ve evin yolunu tuttum...


Ertesi gün ünlü Şahin tepesinde harika bir kahvaltıdan sonra sırasıyla Zeus Altarı, Tuncel Kurtiz'in Zeytinbağı ve Fener Sahil Sitesi (Yazlık) ta günbatımını Efes eşliğinde izleyerek son konaklama yeri olan Manastırhan a geçildi. Dinlenerek ertesi günkü yolculuğa hazırlanıldı...Bu arada Şahintepesi ve kahvaltı yı biraz daha açmak isterim:) Öyle bir manzarada, o kadar güzel kahvaltılıklar, sahanda sucuk ve limitsiz çayla içe çekilen oksijenin kişibaşı fiyatı sadece 15 YTL idi...Her haliyle "Yeryüzündeki Cennet" sıfatını hakeden bu yer beni benden almayı bir kez daha başardı...



Sabah kahvaltısından sonra harika anılar ve buruk bir ruh haliyle istanbula dönüldü...Gerçek tokat gibi suratıma bir kez daha çarpıldı...

Burdan size sesleniyoru Aslı, Arda ve Burcu...O Kaz Dağlarına gidilecek, O BUTİK OTEL AÇILACAKKKK!!! Bu böyle bilineee:)

Sevgiyle kalın...

18 Aralık 2007 Salı

REFRESH LIQUIGEL®




Göz kuruluğundan şikayetçi olan insanlar, genelde suni gözyaşı kullanarak bu dertlerine deva bulmaya çalışırlar. Suni gözyaşı damlaları, ya sıvı olursa etkisi ve ferahlığı kısa, jel şeklindeyse de gözde bulanma ve yapışkanlık hissi verdiği için sıkıntı yaratıyor idi. Ta ki REFRESH LIQUIGEL® piyasaya çıkana kadar. İçindeki etken maddelerle hem uzun hem de etkili ferahlık sağlayan REFRESH LIQUIGEL® Allegran lisansörlüğünde Abdi İbrahim tarafından satışı ve pazarlaması gerçekleşen 10 numara bir suni gözyaşı. Duyanlar duymayanlara anlatsın, Göz doktorları durmaksızın bu ilacı yazsın, gözler artık kuru kalmasın...FERAHLASIN :))




P.S : Ben yazdırmaya babamdan başladım bile :)

21 Eylül 2007 Cuma

A long time ago, in a galaxy far far away...



99 yılıydı iyi hatırlıyorum...Fakülteden bir arkadaşımın gazıyla ilk kez sinemada izleme fırsatı buldum Star Wars'ı...Episode I : The Phantom Menace a gittik Rexx sinemasında...Hiç bir şey ifade etmedi benim için...Az çok medhini duymuştum ve bildiğim tek karakter siyah maskeli garip bi adamdı...Arkadaşım da beğenmemişti filmi şaşırmıştım...Kendisi "sıkı" bir takipçiydi...Derken yıllar geçti...2002 senesinde Number 1 tv de filmin müzik vidosu oynamaya başladı...Orda bir sahne vardı...Sanırım bu filme sarmamın nedeni o andı filmdeki...Bir genç adam bir ceset taşıyordu elinde ve kameraya doğru öyle bir bakış fırlattı ki...Ben her Number 1 açışımda bu anı bekler buldum kendimi...Müzik de inanılmazdı...Arkadaşıma sordum ne iş diye, o da bana o Darth Vader dedi...Ben o herifi maskeli bir robot sanıyordum, sonra bana onun başına gelenleri bilmiyorsun tabi o çocuk sonra ne hallere geldi dedi...Ben çoktan tav olmuştum konsepte...İyi neden kötüye döner...Bu büyük bi 7. sanat klişesidir ama burda farklı geldi bana bişeyler...Ben de başladım izlemeye...Bir bilenle izlemek ne kadar büyük bir şanstı benim için, şimdi anlıyorum...Derken staj aylarında arkadaşımlal öncelikle 1977 deki ilk filme başladı benim de büyük yolculuğum...Etkilendim, şaşırdım, kayboldum, kendimi buldum...2003 te artık 5 filmi birden izleyip hatmetmiştim...2005 te zincirin eksik halkası gelicek dediler ve ben hayatımda ilk kez bir filmi 2 sene bekledim...Ve o gün gelip çatmıştı...O an çok önemliydi çünkü o film o çocuğun nasıl o hale geldiğini açıklayacaktı...Yükü büyüktü çünkü benimkinden ziyade bu filmi 28 yıldır bekleyen milyonlar vardı gezegende:)...Tam o sıralar da elimi kırmıştım ve bandajlıydı..Tıpkı sağ eli kesilen Anakin gibi...17 Mayıs 2005 te Profilo'da ön gösterimde çözüldü her şey...Bir Sci-Fi filminde ağladım ben ve kendime bile inanamadım...o gün bir seansa daha gittim...


Tamamdı, hiçbir film beni bundan daha fazla "etkileyemeyecekti"...Okuyanlar şimdi beni anlamıyolar...Diyolar ki vurdulu kırdılı bir uzay filminde ne buluyosun...Cevabım mı...?:)


Bir bilenle izleyin...Çok şey bulacaksınız...:)


May the force be with you...!

12 Eylül 2007 Çarşamba

Doğumgünü 2007






Herkese tekrar merhaba,







Deniz'in hatırlatmasıyla bir süredir ihmal ettiğim blog yazılarıma, son yazmamdan beri başımdan geçen güzel olayları anlatarak devam etmek istiyorum. İlgilenen ve takip eden herkese şimdiden teşekkürler :D


Öncelikle en bomba olay aylardır hayalini kurduğum ve çok yapmak istediğim tekneturu temalı d.günü partimdi, kazasız belasız hallettik o işi de...Gelenlere çok teşekkür ederim gerçekten çok eğlendik.Saat 19.30 dememe rağmen doğal olarak bir sürü kişi geç kaldı :) Özellikle Can, Burcu, Deniz üçlüsü saat 8 i çeyrek geçe gelerek bir rekora imza attılar :) Birbiriyle alakası olmayan bir sürü insan aynı teknedeydi o akşam ve ben bu heterojeniteden çok hoşlandım. Ne kadar kırman Balıkesir tayfam -ki buna kızlar da dahil- partinin çoğunu yalıları izliyip başka teknelere sataşarak geçirse de, çok seviyeli ve kaliteli bir parti oldu :P








Tekne de bize servis yaptıran amca Rus kızarkadaşını eğlendirmek için sigaralarımızdan otlanmasaydı daha iyi olacaktı ama...Gerçi tur sonunda benden gereken azarı işitti o konuda içim rahat yani:)





Genelde bira içildi ama başını Tunç ve Esra'nın çektiği şarapçı bi tayfa da mevcuttu...Korhan, Alper, Aykut baya sarhoş oldular, Deniz yine korudu alkole karşı olan sağlam duruşunu :)




Ercüment, Berçin, Aysun, Ergül ve Gökhan üşüyerek alt katta takılmayı tercih ettiler...


Can ve Deniz ,gitar ve darbuka çalarak mini bi jamming session yaptılar, şarkılar söyledik ve kısaca çok eğlendik.




Tekne turu bitiminde taksimde Aslı ile buluştuk ve core bir ekip sefahathane ye gittik...Oraya Gülin ve Çağlar da geldi, ne zamandır onları görmüyodum çok mutlu oldum...



Alkoller mideye inince uykular çöktü ve herkes evine döndü. Bir doğumgünü daha bitti, bir yaş daha bitti....Kah güldük, kah eğlendik bu yaşta :)











22 Ağustos 2007 Çarşamba

PİNHANİ


Bu bloga müzikten başka bişey yazamıycam ben sanırım...Ama öyle bir şey ki işte günün ne kadar güzel geçerse geçsin yürek dağlayan bi melodi tepetaklak ediyo insanı ya da tam tersi...Kötü giden bir günün ardından dinlendi bu şarkıda...İçim huzur doldu...Tam 7 kere başa dönüp dinledim...Obsesifim sanırım, bi de müzik manyağı...

Bu gençleri ben isimleri duyulmadan bir yüxexes programında keşfetmiştim...Sonra da baya sıkı takipçisi oldum..Umarım yakalarsam bir gün canlı da izliycem...


Önce grupla ilgili kısa bir bilgi...Daha sonra harika şarkının harika sözleri...


Sinan Kaynakçı Grubun Vokalist ve Ritm Gitaristi
25 aralık 1979'da istanbul'da doğdu.Çocukluğu Florya ve Bakırköy'de geçti.Çağaloğlu Anadolu Lisesi'nden 1998 yılında mezun oldu.Müziğe bu okulda başladı. 1995 yılında yan flüt ve gitar çalmayı öğrendi. 1996 yılından itibaren aralıklarla stüdyo hiphop'ta bateri dersleri aldı. 2001-2003 yılları arasında "Van Basten" grubuyla Beyoğlu barlarında canlı müzik yaptı.Bu dönemde kendi parçalarını yazmaya başladı.Farklı hedefleri nedeniyle gruptan ayrılmak zorunda kaldı.2004 yılı sonunda Zeynep'le kaydettikleri demoyu akın eldes'e dinletti ve albüm kaydı başladı.


Zeynep Eylül Üçer Grubun Bas Gitarist ve Vokalisti
16 eylül 1985'te İstanbul'da doğdu.Çocukluğu Teşvikiye'de geçti.1991-1997 yılları arasında Trt İstanbul çocuk korosunda şarkı söyledi.Orta okula İstanbul'da başladı.1 yıl sonra ailesiyle Antalya'ya yerleşti.Antalya Koleji'nde okudu ve okulu adına 2.ligde uzun süre basketbol oynadı.Sinan'ın ona hediye ettiği bas gitarla aktif müzik yaşantısı başladı.Müzik öğretmeni olan annesinden solfej ve armoni dersleri aldı. 2004'te demo kaydı için İstanbul'a geldi.2005'te albüm kaydının başlamasıyla yeniden İstanbul'a yerleşti.


Hami Ünlü Davul
12 mayıs 1985 de İstanbul da doğdu. Orta okul ve liseyi Notre Dame de Sion’da okuduktan sonra 2004 senesinde Galatasaray Üniversitesi İktisat Böümünü kazandı. Şu sıralar üniversiteye devam etmektedir. Müzik hayatı 2000 senesinde kayıt olduğu Drum Club'ta başladı. Ders aldığı Drum Club hocaları arasında Hakan Açıkalın, Bülent Akbay, Alişan Topaloğlu ve Berke Özgümüş yer almaktadır. Ortaokul ve lise yıllarında amatör anlamda cazla ve davulla iç içe yaşadı. Üniversitede Paris Konservatuarı Caz bölümünde hoca olan Phillipe Poussard eşliğinde caz atölyelerine katıldı. 2006 mayıs ayında Pinhani grubuna dahil oldu. Ayrıca zaman zaman Akın Eldes Trio konserlerinde de çalmaktadır.



HAFTANIN SONU


cuma günleri valiz hazirlamak gibi
cuma günleri seninle ilkbahar gibi
ellerini alip dokunmamak gibi
gözlerini görüp de bakmamak gibi
hiçbir cumartesi günüm bi türlü yetmedi
asla cumartesi gece sabahla bitmedi
ben seninim , gece benim sabah benim
sen beni hiç düsünme , ben hep böyleyim
haftanin sonu bi nakarat gibi
haftanin sonu , hep ayni sözleri
pazar günleri pazartesi alir beni
pazar günleri elimdeki balik gibi
gözlerini görürken aglamak gibi
kiymetini giderken anlamak gibi
haftanin sonu bi nakarat gibi
haftanin sonu , hep ayni sözleri
haftanin sonu bi nakarat gibi
haftanin sonu ,hep ayni günleri